TITANIC - Film İncelemesi
Every night in my dreams. I see you, i feel you.
Titanic, ünlü yönetmen James Cameron tarafından yönetilen 1997 yapımı bir aşk/dram filmidir. Başrollerini Oscar ödüllü oyuncular Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet üstlenmiştir. Film tam 11 dalda Oscar ödülü kazanmıştır. Dünya çapında 2 milyar 187 milyon dolarlık hasılat elde ederek tüm zamanların en çok izlenen ikinci filmi olan Titanic, ülkemizde de 2 milyon 943 bin kişi tarafından sinemada izlenerek Türkiye'de en çok izlenen ikinci yabancı filmi olmuştur. IMDb puanı 7,8'dir.
15 Nisan 1912'de buzdağına çarparak sulara gömülen Titanik adlı gemiyi konu alan film, Jack ve Rose'un aşk hikayesine odaklanıyor. Jack maddi durumu iyi olmayan genç bir ressamdır. Bir oyunda Titanik gemisine bilet kazanır. Genç ve güzel bir kız olan Rose ise sevmediği biriyle nişanlıdır ve annesi onu para için zorla evlendirmek istemektedir. Tüm bunlardan bunalan Rose geminin ucuna giderek intihar etmek ister. Jack onunla konuşarak engeller ve aralarında yaşanacak her şey burada başlar. Titanik bir buzdağına çarpacak ve gemide can pazarı başlayacaktır.
Titanic... Benimle yaşıt olan bu filmi ilk izlediğimde tabi ki çok küçüktüm. Belki de benim için bu kadar anlamlı olmasının sebebi budur. Tabi o kadar küçükken beni Rose ve Jack'in hikayesi değil, geminin buzdağına çarpması ve sonrasında batma anları çok etkilemişti. Belki sonrasında yirmi kez daha izlemişimdir, tabi bu kez filmdeki tüm duygulara odaklanarak. Hala da izlerken asla sıkılmam ve her denk geldiğinde yine izlerim. Herkesin böyle hissettiği filmler vardır diye düşünüyorum. Üstelik çok fazla dram veya romantik filmler izleyen bir insan da değilim. Film benim için bu kadar anlamlı olmasının dışında, tüm dünya tarafından da çok sevildi. Herkesin ezbere bildiği onlarca meşhur sahnesi var. Gemi batarken çalmaya devam eden müzisyenleri, kaptanın umutsuzca dümeninin başında teslim olduğunu, gemi su alırken kazan dairesinde mahsur kalan insanları, Jack ve Rose'un geminin ucunda kollarını açtıkları o meşhur sahneyi kim hatırlamaz ki? Peki Celine Dion'un filmle özdeşleşen şarkısı "My Heart Will Go On" kimi duygulandırmaz?
Filmin bu kadar efsaneleşmesinin sebeplerine gelelim. Öncelikle, Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet. Titanic'de, henüz kariyerlerinin başında olan iki isim de çok iyi oyunculuk sergiliyor ve geleceklerinin de çok parlak olduğunu daha o zamandan gösteriyorlar. Ayrıca çok çok iyi yardımcı oyunculuklar var. James Cameron iyi bir yönetmenlik sergiliyor. Gemi batmaya başladığında yaşanan hayatta kalma savaşı gerçekçi şekilde yansıtılmış. Filikalara binmek isteyenler, sevdiklerini geride bırakmak istemeyenler, geminin pişmanlık duyan mühendisi ve kaptanı, insanları yatıştırmaya çalışan mürettebat ve daha birçok detay size o anların duygusunu hissettiriyor. Yirmi iki yıl önce çekilmiş bir filme göre görsel efektler gayet iyi, ki Cameron da bu konuya oldukça önem veren bir yönetmen. Filmin sonu da insanda iz bırakıyor. Bana göre Jack, Rose ile birlikte o tahta parçasının üzerine sığabilirdi.
"O bileti kazanmak Rose, başıma gelen en güzel şeydi, beni sana getirdi."
Titanic, ünlü yönetmen James Cameron tarafından yönetilen 1997 yapımı bir aşk/dram filmidir. Başrollerini Oscar ödüllü oyuncular Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet üstlenmiştir. Film tam 11 dalda Oscar ödülü kazanmıştır. Dünya çapında 2 milyar 187 milyon dolarlık hasılat elde ederek tüm zamanların en çok izlenen ikinci filmi olan Titanic, ülkemizde de 2 milyon 943 bin kişi tarafından sinemada izlenerek Türkiye'de en çok izlenen ikinci yabancı filmi olmuştur. IMDb puanı 7,8'dir.
15 Nisan 1912'de buzdağına çarparak sulara gömülen Titanik adlı gemiyi konu alan film, Jack ve Rose'un aşk hikayesine odaklanıyor. Jack maddi durumu iyi olmayan genç bir ressamdır. Bir oyunda Titanik gemisine bilet kazanır. Genç ve güzel bir kız olan Rose ise sevmediği biriyle nişanlıdır ve annesi onu para için zorla evlendirmek istemektedir. Tüm bunlardan bunalan Rose geminin ucuna giderek intihar etmek ister. Jack onunla konuşarak engeller ve aralarında yaşanacak her şey burada başlar. Titanik bir buzdağına çarpacak ve gemide can pazarı başlayacaktır.
Titanic... Benimle yaşıt olan bu filmi ilk izlediğimde tabi ki çok küçüktüm. Belki de benim için bu kadar anlamlı olmasının sebebi budur. Tabi o kadar küçükken beni Rose ve Jack'in hikayesi değil, geminin buzdağına çarpması ve sonrasında batma anları çok etkilemişti. Belki sonrasında yirmi kez daha izlemişimdir, tabi bu kez filmdeki tüm duygulara odaklanarak. Hala da izlerken asla sıkılmam ve her denk geldiğinde yine izlerim. Herkesin böyle hissettiği filmler vardır diye düşünüyorum. Üstelik çok fazla dram veya romantik filmler izleyen bir insan da değilim. Film benim için bu kadar anlamlı olmasının dışında, tüm dünya tarafından da çok sevildi. Herkesin ezbere bildiği onlarca meşhur sahnesi var. Gemi batarken çalmaya devam eden müzisyenleri, kaptanın umutsuzca dümeninin başında teslim olduğunu, gemi su alırken kazan dairesinde mahsur kalan insanları, Jack ve Rose'un geminin ucunda kollarını açtıkları o meşhur sahneyi kim hatırlamaz ki? Peki Celine Dion'un filmle özdeşleşen şarkısı "My Heart Will Go On" kimi duygulandırmaz?
Filmin bu kadar efsaneleşmesinin sebeplerine gelelim. Öncelikle, Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet. Titanic'de, henüz kariyerlerinin başında olan iki isim de çok iyi oyunculuk sergiliyor ve geleceklerinin de çok parlak olduğunu daha o zamandan gösteriyorlar. Ayrıca çok çok iyi yardımcı oyunculuklar var. James Cameron iyi bir yönetmenlik sergiliyor. Gemi batmaya başladığında yaşanan hayatta kalma savaşı gerçekçi şekilde yansıtılmış. Filikalara binmek isteyenler, sevdiklerini geride bırakmak istemeyenler, geminin pişmanlık duyan mühendisi ve kaptanı, insanları yatıştırmaya çalışan mürettebat ve daha birçok detay size o anların duygusunu hissettiriyor. Yirmi iki yıl önce çekilmiş bir filme göre görsel efektler gayet iyi, ki Cameron da bu konuya oldukça önem veren bir yönetmen. Filmin sonu da insanda iz bırakıyor. Bana göre Jack, Rose ile birlikte o tahta parçasının üzerine sığabilirdi.
"O bileti kazanmak Rose, başıma gelen en güzel şeydi, beni sana getirdi."
Muhteşem 10 üzerinden 10 veriyorum.
YanıtlaSilRumuz : Ahmet32